Ne demokrasi ne din kadınları kurtaramaz…
Ne demokrasi ne din kadınları kurtaramaz…
Hep onurdan yana özürlü Hülya Avşar’ın evliliği ve o kocaya benzemez adamın karısını kameralara karşı aldatıp durması hakkında konuşulacak değil ya, bu defa muhafazakar standartlarımıza uygun, üstelik milli görüşler arası gerçek bir evlilik basın ve yayın organlarının sayfalarını işgal ediverdi… On yedi yaşında evlendiği otuz beş yıldır evli kaldığı kocası kendisini dövünce soluğu karakolda alan Esma Ürün dünya aleme gösterdi ki kocası o istemediği halde başka bir kadınla aşk hayatı yaşamaktadır, o da karşı çıktığı için bilek güreşi şampiyonluğu olan Halil Bey onu dövmüştür. Kadın Kurtuluş Hareketinin yıllardır tavsiye ettiği bir şeyi gerçekleştirmişti Esma Ürün. Kol kırılmş yen içinde tutulmamıştı ve Esma Hanım gördüğü darp ve kötü muamele karışısında sessiz kalmadı. Kafasının üstünde iki santim morarma, sağ şakağının üstünde 2×3 cm.’lik çürüme, sağ el kemiğinin ortasında ezilme raporu ile başına gelenleri tespit ettirirken Esma Hanım’ın neler hissettiğini, yanında evlatlarından ya da dostlarından biri var mıydı bilmiyoruz. Bir milletvekili eşi olduğunu semt karakolundaki görevliler biliyor muydu acaba. Acaba onu işlemleri yapılırken, torpil yapıp Çankaya Karakolu amirinin odasında mı beklettiler, bilmiyoruz. Konya’nın bir devrinin efsane belediye başkanı, AKP Milletvekili Halil Ürün’e nereye gittiğini çaktırmadan evden dşarı nasıl çıktı bilmiyoruz. Biz kadın kurtuluş hareketi içinde yer alan kadınlar kocalarından dayak yiyen kadınların kendilerini evlerinden dışarı çıplak ayaklarıyla dar attıkları öyle çok vaka biliyoruz ki. Mor Çatı’dan arkadaşlar töre cinayetlerine karşı komisyon başkanı sıfatıyla bizleri dinlemek üzere toplantıya çağıran AKP Milletvekili Fatma Şahin ve arkadaşlarına anlatınca çok şaşırmışlardı: Öyle bir gerçek var, öyle zor ki eş dayağından kaçmak, sessiz ve hızlı olmak. Sığınma evinin masraf kalemlerinden biri bu yüzden kadın terliği ve pabucu.
Otuz beş yıllık evlilikten sonra pabucu dama atılmak vahşi bir kader. Hele ömrü islamcı siyaset içinde geçmiş ve kadınlara bu fikir etrafında kadın kollarında tebliğ yapmış, sonra şirketler kurmuş, gün görmş, evlat ve torun sahibi bir kadın için belki akıl ve hayalinden hiç geçmemiş bir kader. Sabah’a verdiği röpörtajda Esma Ürün öyle demiş: İkinci evlilik Allah’ın bir emri değil. Allah’ın verdiği böyle bir emir yok. İslam dininde, kadının bir rahatsızlığı olursa, bir eksiklik olursa, bir sakatlık varsa, ortada bir savaş varsa, zaruret varsa, o da kadınları savunduğu için, mağdur olmamaları için verilmiş. Ama, bir kez daha kadınlara sesleniyorum: Allah’ın böyle bir emri yok. Kadınlar, böyle bir emir var, diyene inanmasın. Esma Ürün’ün bütün sözleri ve davranışı tarihi bir öneme sahip. Ama ne yazık bu sözleri muhtemel ki yıllar boyu çok sevdiği saydığı kocası onun kalbini kırmadan, canını yakmadan söylemeye başlamadı Ürün. İslamcıları eleştirenlere karşı eminim Demircanları Eygileri, Dilipakları, Bulaç gibi din zabitlerini savundu. Bu yazarlar on yıllardır rahat rahat konuşuyor, kadınlara sadece annelik ve ev kadınlığı öneriyorlar, sakın femimistleri dinlemeyin diyorlar, hakları peşinde koşan kadınları erkekleşmeye çalşan, günah işleyen kadınlar olarak gösteriyorlar. Kadınların zina yapmasına karşı tedbir almanın peşindeler hep, kadınların namus cinayetlerinden hiç dem vurmadan.. Esma Hanım galiba beş altı sene önce bir başka kadın ortaya çıkınca, üstelik imam nikahı yapılıp kimseye ilan edilmeden bir aşk yaşanmaya başlayınca, canı fena halde yanınca kimbilir ne acılı düşüncelere daldı. Huzurlu bir koltukta peygamberin dokuz eşli hayatını masal gibi okumak hoşa gidebilir. Ama bir de bugün var. Kadın ilmihallerinde konulan kurallar, Konya Belediyesi’nin zamanında dağıttığı evlilk rehberlerinin hükümleri kadınları erkeklerin ve Allah’ın korumasına emanet eder. Ahiret herkesin kendi hesabını tuttuğu ayrı bir konu peki dünyada ne yapmalı?
Abdurrahman Dilipak azılı bir feminizm düşmanı olarak yirmi yıl önce Dayağa Karşı Kampanya günlerinde basılan bir broşürümüzle pek alay etmişti. O broşürde kadınlara kocaları onları dövdüyse şikayet başvurusunda nelere dikkat edilmesi gerektiği yazıyordu. Aşama aşama tutanak tutturun, rapor alın, şikayetçi olun istiyorsanız boşanma davası açın diye. Biz o broşürü kadınlar dayağa karşı en önemli silahımızın dayanışma olduğunu unutmayın, diye bitirmişiz. Dilipak ise ne demiş? Türkiye’de dayak yiyen kadınların çoğu gayriislami bir aile çerçevesinde yaşamaktadır. Bu bildirinin muhatabı müslümanlar değildir. Dilipak ve benzeri islamcıların kanına girdiği pek çok müslüman kadın bizde böyle şeyler olmaz, dayak yersem benim bir kusurumdan olmalı, aile sırlarını açık etmek kadınca bir günahtır, diye susmuş olabilir. Bu yüzden bir çok İslamcı kadın ve erkek Esma Ürün’ü sahabe kadınları gibi davranmadı, erkeğinin yanında durmayı bilmediği, itaat edemediği, kocası hakkında “taze gelin gibi” şikayetlerde bulunduğu için, kendini ve ailesini küstürdüğü için eleştiriryor olabilir. Ama biz susmayan müslüman kadınların sesini hep duyduk. Zaten onlar lafa ben müslümanım diye başlamıyorlardı, tebliğci değildiler. Esma Ürün kadar önemli bir islamcı kadın ise ilk defa konuşuyor ve kadın kurtuluşu peşinde koşanların zaten bildikleri bir şeyi cümle aleme ilan ediyor, müslüman erkekler karılarını döverler. Müslüman oldukları için değil erkek oldukları için yaparlar bunu. Gerçi Kuran da ruhsatını vermiştir erkeklerin eşlerini dövmesinin o başka… Bu ülkede erkekler çıkarlarına aykırı bir şey olduğu zaman eşlerini kolayca döverler. Birçok anketin ortaya çıkardığı gibi bunu da yanlış yaparsa cezalandırırım diye normal sayarlar. Bu olayı duyan birçok erkek de Halil Beyi karısını idare edemediği için kınıyordur eminim, yoksa karısına iki lokma vurduğu için değil.
Esma Ürün yaptığı şikayeti geri aldı. Bu yeni TCK’de yapılmak istenen yasal değişikliğin önemini ortaya çıkardı. Aile içi şiddet, şikayete bağlı hale getirilmek ve uzlaşma kapsamına alınmak isteniyor. Oysa bu tür davaların kamu davası olarak görülmesi çok önemli. Kadınlar şikayetleriyle birlikte maddi manevi baskı altında kalıyorlar. Bu yüzden şikayetlerini geri aldıklarında ise özgüven yıkımı yaşıyorlar. Bu davada şikayet geri alındığı halde kamu davası olarak sürecekti ama Halil Ürün milletvekili olarak dokunulmazdı. Ne partisi ne de adli makamlar ona dokunmadı. Tayyip Erdoğan’ın ona kızdığı söylendi. Biraz bu rezalet yüzünden ama daha çok Halil Ürün’ün AKP hakkında basına söylediği tepedekinin eteğindekiler parayı götürüyor cümlesi için. Gizli bir şekilde Esma’nın kafası kırılsaydı da Halil e dokunulmayacaktı muhtemelen. Ama her şey ortaya döküldü. Partiye ailecek verdikleri zarar AKP’lileri sıkmış olmalı. Halil Ürün Vakit’e verdiği röpörtajda kendisinin desteğiyle bir yerlere gelmiş insanların fesadının bu işte rolü olduğunu söylemiş… Her evde olur böyle şeyler demiş. AKP de konuyu fazla uzatmadı haliyle. Ama Halil Ürün parti MKYK’sından çıkarıldı. Ama öyle bir şey olmadı, bir milletvekili eşine döverse ceza alır denmedi. Halil Ürün Kırgızistan’a gitti. Ankara’da mantıcısının başında kalan Esma Hanımın payına kolonya, sinir hapı ve dua bırakılıyor olmalı. Gerçi o kocası ile birlikte ne gezilere ne yemeklere katılmış bir kadın. Baktı ki boşanmaya pek niyeti yok, esas ceza “o kadınlar”a verilmeli diyordu son demecinde. Bir süre sonra kendisi de yediği dayağı unutmaya çalışacak belki, belki kocasını affedecek ama başka bir kadının varlığını kaldıramayacak.
Ama Kadın Hareketi onun şu dediklerini unutmayacak:
Kadınlar mutlaka çalşmalı. Ne diyelim tüm kadınlara olumlu misal olur inşallah. Ehl-i sünnet kadınlara cennete gitmek için kocanızın sözünden çıkmayın diyenlere karşı çıkan müslüman kadınlar çoğalır inşallah. Ben bu vesileyle iman tazeledim, öyle diyorum: Ne demokrasi ne din kadınları kurtaramaz..